ILIM VE IRFAN | Haziran |
2015 |
AYIN KONUSU
| Okunma: 1998
GÖNÜLDEN GELEN GÖNÜLE GIRER
Balkanlar’da yedi-sekiz ayri yerde Sari Saltik’in kabri vardir. Bunlardan hangisi gerçekten onun kabridir, hangileri makamidir tam olarak bilmek mümkün degil. Ama surasi kesin ki, Balkan Müslümanlari, yirmi küsur yillik bir emekle kendilerini Islam’la ve tasavvufun egitim yöntemiyle tanistiran bu gizemli sufiye borçlarini ödemenin bir yolu olarak, ona birden fazla kabir isnat etmeyi seçmisler; her yerde hatirlansin, cografyanin bütün yörelerinin onunla bir bagi olsun diye ugrasmislar.
Sari Saltik, Balkanlar’in Islamlasmasinda ve bunun da tasavvufi bir yolla gerçeklesmesinde emegi geçen efsanevi isimlerden sadece biri. Aslinda dünyanin bütün bölgelerinde, o bölgeleri ihya eden, oradaki insanlara Islam mesajini gönül diliyle ileten sufi sahsiyetler görmek mümkün. Daha Islam ordulari ve fatihleri gelmeden önce, oralardaki halkin gönüllerini fetheden sufiler, dervisler, seyhler, Islam’in o bölgelerde yerlesmesinin en önemli müsebbipleridir.
Bir bölgeyi sadece orduyla, kiliçla fethetmek, orasinin gönülden teslim oldugu anlamina degil, tersine orasinin zorla teslim alindigi anlamina geliyor. Zorla teslim alinmis yerlerdeki insanlarin dinlerini degistirmenin, inançlarini ve kültürlerini dönüstürmenin yolu da, Bati sömürgeciliginin tarihinde gördügümüz gibi kaba kuvvetle ve zulümle gerçeklesiyor. Oysa Islam’in fethettigi yerlerde süreç böyle islememis. Oralari önce sufiler fethetmisler, insanlarin gönüllerine girmisler, insanlarla tevhid arasindaki önyargiya, yanlis kabule dayali engelleri kaldirmislar, ardindan gelen Islam ordularinin bu bölgeleri dönüstürmeleri çok kolaylasmistir.
Sufileri bu çabalarinda basarili kilan temel unsur onlarin diliydi. Bu dil, gönle hitap eden, kucaklayici, kalpleri onarici, nefret ettirici degil müjdeleyici, ayristirici degil kusatici, yargilayici degil onarici bir dildi. Onlar nefret dili kullanmadilar. Halleri de ayrica onlarin dilleriydi. Kalplerindeki enginlik ve rahmet onlarda hal olarak beliriyor, insanlari derinden etkiliyordu. Bugünün Müslümani bu dili iyi tanimak ve kullanmak zorunda.
Sufilerin gönül diliyle yaptiklari fetihlerin arka planini ele alan çok kiymetli yazilardan olusan bir dosyamiz var. Hayirlara vesile olmasini diliyoruz.
ISLAM’IN YAYILMASINDA TASAVVUFUN HAYATI ROLÜ
PROF. DR. KADIR ÖZKÖSE
Tasavvuf erbabi sözlü davetten çok fiili davetle genis kitlelerin Islam’i tanimasina öncülük etmislerdir. Onlar insani etkileyen güzel söz ve yaldizli laflardan çok saglam karakter ve tutarli davranislarla dinin anlasilmasina katki saglamislardir. Sufilerin bu temel özellikleri, Islam’in hizla yayilmasinda çok etkili olmustur. Zira dinin merkez kelimesi imandir. Imanin merkezi gönüldür. Dolayisiyla ihtida olaylari ile gönül arasinda bir bagin olmasi gayet normaldir. Gönülde öyle bir inkilap meydana gelmeli ki bütün tortu ve kaliplari yakip yiksin. Bu biraz da mizaç ve yaratilisla ilgilidir. Iman, dil ile ikrar ve kalp ile tasdik seklinde tanimlanir. Dil ile ikrar dünyevi islerin düzenlenmesi ile ilgilidir. Imanda asil önemli olan ise kalp ile tasdiktir. Sufiler meseleye dogru yerden, kalpten baslamis ve sahih bir imanin kalbe yerlesebilmesi için çaba sarf etmislerdir. Sufiler kalp ilmi üzerinde çok durmuslar, imanin kalbe yerlesmesi için gereken her seyi yapmaya gayret etmislerdir. Sufilere göre saglikli bir imana sahip olabilmek için kalbin tasfiye edilmesi ve hastaliklarindan arindirilmasi gerekir. Bu yapildiginda imanin kalbe girmemesi için bir sebep kalmayacaktir. Ilk devirlerden itibaren Islam'in özüne inerek onu en iyi sekilde anlayip duygu, düsünce ve davranislarini tam manasiyla Allah ve Resulü’nün iradesine tâbi kilmayi gaye edinen tasavvuf ve tarikat mensuplari, Islam dinini gayrimüslim toplumlara teblig edip yaymayi en önemli vazifelerinden biri kabul etmislerdir. Bunun içindir ki, kendilerini Hak yoluna seferber eden ve her türlü fedakarligi göze alan sufi dervisler, pek çok bölgede yogun bir teblig faaliyeti sürdürerek, oralardaki insanlara Islam’i tanitip sevdirmisler ve Müslümanligi kabule vesile olmuslardir.
TEBLIGIN GÖNÜL DILI TASAVVUF
PROF. DR. SÜLEYMAN ULUDAG
Islam dini belli bir kavme, halka, topluma veya bölgeye mahsus bir din degildir. Islam evrensel bir din olup bütün bireyleri, toplumlari ve bölgeleri kapsar. Insanlar ve halklar arasinda asla fark gözetmez, ayrim yapmaz.
Allah Teala, “Habibim, biz seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarici olarak gönderdik.” (Sebe, 28), “Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya, 107) buyurmaktadir.
Peygamberlerin görevi Hak Tealadan aldiklari vahyi, hükümleri, bilgileri, emir ve yasaklari oldugu gibi ve tam olarak ümmetlerine teblig etmektir. Onlar mübelligdirler, görevleri tebligdir. (Maide, 92, 99; Nahl, 35) Onlar ayni zamanda insanlari Hakk’a giden yola, dogru yola davet ederler, daidirler. (Ahkaf, 31-32; Ahzab, 46; Nahl, 125)
Daha evvelki peygamberler gibi peygamberimiz Muhammed (sas) Rabbinden aldigi vahyi ümmetine teblig etti, onlari Hakk’in yoluna davet etti. Hayattayken davet ve teblig isini ifa etme ehliyet ve liyakatine sahip olan sahabeleri bu isle görevlendirdi. 23 sene süren teblig ve davet görevinden sonra vefat edince bu görevi halifeleri, varisleri ve ümmetin alimleri basariyla yürüttüler.
Allah ve Resulü’nün tespit ettigi esaslar dahilinde Islam’i teblig edip yaymaya çalisan pek çok zümreler olmustur. Halifeler, mücahitler, komutanlar; fikih, tefsir, hadis ve kelam alimleri, kurra denilen hafizlar, çesitli bölgelerle ticari iliskileri bulunan ticaret adamlari bunlarin baslicalaridir.
Bu arada takva sahibi salih mü’minler anlamina gelen evliya, abidler, zahitler, arifler ve sufiler de Islam’in yayilmasinda etkili olmuslar, teblig ve davet görevini ifa etmede basarili olmuslardir. Mücahitlerin cihat ederek fethettikleri beldelerde ve diyarlarda yasayan halklarin gönüllerini fethederek ve hidayetlerine vesile olarak onlari Islam’a kazandirmislardir.
Diger bazi kavimlerde görüldügü gibi insanlara, cebir yoluyla ve zorla belli bir dini kabul ettirme Islam’da bulunmadigindan, gönüllerini kazanarak, sevdirerek ve ikna ederek insanlarin hidayetine vesile olmak daha ziyade sufiler, evliya ve dervisler tarafindan gerçeklestirilmistir.
Insanlarin Islam’i seçmelerinde en fazla etkili olan hususlardan biri Kur’an-i Kerim digeri Hazret-i Peygamberin sahsiyetidir. Aslinda Kur’an-i Kerim en büyük mucizedir ama Allah Resulü’nün mucizeleri, akil, fikir, temiz fitrat da Islam’in yayilisinda tesirli olmustur. Hazret-i Peygamberin insani, dini ve ahlaki kisiligi Islam’in yayilisinda son derece etkilidir.
Hazret-i Peygamber zamaninda müsrik ve putperestlerin bir kismi Kur’an’in icazi, ondaki sir ve hikmetler sebebiyle Müslüman olmuslardir. Hazret-i Ömer bu sekilde Müslüman olmustu.
(Dosya yazilarinin tamami Ilim ve Irfan dergisi Haziran (2015) sayisinda.)