SAMI BAYRAKÇI | Mayıs |
2015 |
AYIN KONUSU
| Okunma: 1730
Durgun, mat, kendini ele vermekten çekinen, siyahin en güzel tonunda, modern dünyanin kirlerine bulanmamis tertemiz simalar. Distan çok içe dönük, samimiyetini perdelemeye çalisan, merakli oldugu kadar piriltili bakislar.
En az yüzlerinin siyahligi kadar parlayan gözleriyle Sudanli Müslümanlar; henüz kendileriyle tanismamis, bir selam alip vermemisseniz donuk ve esrarengiz kalabilirler sizin için. Ancak bir selam alip verir, bir tebessüm ile göz göze gelirseniz, kendilerini hesapsizca açiveriyorlar önünüzde.
Çöl, insanin ruhunu bütün engebelerinden arindirip düzlestiriyor, saflastiriyor. Sudan’da yüzlerce kilometre yol gidiyor, tek bir tümsek bile göremiyorsunuz. Ortasindan Nil geçen bu ülkenin insanlari, çölün bu akil almaz düzlügü gibi ruhunu tümüyle önünüze sererken, Nil nehrinin etrafina dagittigi sicacik, verimli atmosferi de gönüllerinde yasatiyor.
Yüzde 97’si Müslüman olan 35 milyonluk nüfusu ile Sudan, Afrika’nin ortasinda Islam’in sarsilmaz bir kalesi olarak yüzyillardir dimdik ayakta. Afrika’nin diger ülkelerinde cirit atan misyoner teskilatlari, söz konusu Sudan olunca, sadece esefle iç geçirebiliyor. Zira Sudan’in saglam ve sahih bir Islam algisi ve sarsilmaz, kirilmaz bir gelenek bagi var. Kullandiklari dilin Afrika ülkelerindeki en fasih, pek çok Arap ülkesinden daha fasih bir Arapça oldugunu, bunun üzerine bir de ülkedeki her dört insandan birinin hafiz oldugunu söylersek, sanirim fotograf daha da netlesir.
Su, mescid ve üniversite
Su kuyusu açmak için gittigimiz Hartum’a 350 kilometre uzaklikta, Medeni sehrine bagli, çölün orta yerinde bir küçük köyden bahsetmek istiyorum. Muhakkera köyü sakinleri bizi büyük bir sevgi seliyle karsiliyor. Köylülerin neredeyse tamami, ful adi verilen ve insani tok tutmaya yarayan protein degeri olan yiyecegi yiyor.
Kuyumuzun açilisini yaptigimiz 15-20 dakikalik süre içinde bizlere güler yüzleri ve tatli dilleriyle hep bir seyler anlatmaya çalistilar. Sudanli mühendisimiz Eyüp, her birinin isteklerini, taleplerini yazili olarak bir bir topladi. Daha sonra bu taleplerin hepsini tek tek gözden geçirme firsati buldugumuzda gördügümüz manzara bizi gerçekten duygulandirdi. Civardaki farkli köylerden gelen insanlarin da içinde bulundugu istekli listesinde, yaklasik kirk mektubun, biri hariç tamami köylerine kuyu açilmasini ya da mescid yapilmasini istemekteydi. Açliklari, yokluklari, yoksulluklari ve hatta hastaliklari hiç umurlarinda olmayan çölün saf ve masum insanlari, içmek için sudan ve namaz kilmak, toplanmak, bir araya gelmek için mescidden baska bir sey istemiyorlardi. Sudan’i her türlü kargasanin ortasinda böylesine saglam bir sekilde ayakta tutan bu ruha tüm kalbimizle selam ediyoruz.
Baskent Hartum, Sudan’in en gelismis ve modern sehri. Ortasindan geçen Nil nehri, Hartum’u dogal güzelligiyle daha da cazip hale getirmekle kalmiyor, kenarinda akan iktisadi ve içtimai bir hayat da kuruyor. Ahlaken ve moral olarak güçlü bir toplum olan Sudan’in bu özelligini korumasindaki en güçlü etkenlerden biri de süphesiz Hartum’da bulunan üniversiteler.
(Yazinin tamami Ilim ve Irfan dergisi Mayis (2015) sayisinda.)