ILIM VE IRFAN | Mayıs | 2014 | AYIN KONUSU | Okunma: 2102
VERMEK ISTEMESEYDI, ISTEMEYI VERMEZDI

Dua sadece bazi isteklerimizi Allah Tealaya arz etmek, taleplerimizin yerine getirilmesini istemek, bas edemedigimiz sorunlarimiz için yardim çagrisinda bulunmak amaciyla basvurdugumuz / basvuracagimiz bir amel degildir. O basli basina bir ibadettir. Duayi isteklerimizi iletmemizi saglayan bir dilekçe hükmünde ele almak onu tam olarak anlamamak demektir. Çünkü bedenen saglikli, madden zengin, ailece huzurlu, ruhen güçlü olan, yani herhangi bir görünür-görünmez sikintisi olmayan bir mü’min de duadan uzak kalamaz, duayi terk edemez. Dua sadece sikintili zamanlarimizda sarildigimiz bir can simidi degildir. Hayatimizin her vaktinde içli-disli olmamiz gereken bir ameldir.

Çünkü dua bir acziyet ifadesidir. Dua ederkenki beden dilimiz zaten bu acziyetimizi, yoksullugumuzu sergiler. Dilenciler, dilenirken tek ellerini açarlar, hatirlayin. Ama bir de, bazi yardim kuruluslarinin Afrika’daki açlar için gida dagittiklarinda yasanan görüntüleri hatirlayin: O insanlarin iki elleri de yukari dogru açilmistir, gerçek yoksulluk ve fakru zaruret oradadir, onlar can havliyle istemektedirler. Biz de dua ederken iki elimizi açiyoruz. Siradan bir dilenci ritüeli olan tek eli açmakla yetinmiyor, açmisiz-susuzmusuz gibi, çaresizlikten kivraniyormusuz gibi iki elimizi açiyoruz. Çünkü biz gerçekten fakiriz, aciziz, çaresiziz ve gerçekten Allah Teala zengindir, ganidir, güçlüdür, kavidir. Iste dua, ebediyen Allah Tealanin dilencisi olmaktir.

Dua bir nimettir. Dua edebilmek de Allah Tealanin bir ikramidir ve nasip meselesidir. Çünkü Allah Teala, “Dua edin, duaniza karsilik vereyim.” buyurmaktadir. Allah Teala bizzat böyle bir söz vermektedir. Dolayisiyla hiçbir dua karsiliksiz degildir. Öyleyse dua etmek, karsiligini almayi kendi basina garanti eden bir ameldir. Bu sebeple, “Vermek istemeseydi, istemeyi vermezdi.” buyurulmustur.

Yine Ibn Ataullah Iskenderi’nin (ks) su hikmetli sözü de buna isaret eder: “Senin istemek için dudaklarin kimildayinca, bil ki sana vermek istiyordur.”

DUA IBADETLERIN ÖZÜDÜR
PROF. DR. ALI AKPINAR

Dua, kulun Rabbine çagrisi, O’na yakarmasi, O’nunla konusmasi, O’na içini dökmesi, O’nu yardima çagirmasi, O’ndan yardim dilemesi, O’na muhtaç oldugunun itirafi, O’nun erisilmez güç ve kudret sahibi oldugunun bilincinde O’nun her seye yeteceginin teslimidir. Dua, aracisiz olarak yüce Rab ile iletisim kurmak, O’nunla söylesmektir. Dua, Rab ile kul arasinda kurulan bir nevi canli baglantidir. Aracisiz olarak kulun Rabbine içini döküsü, sizlanisi, yakarisi ve nazlanisidir. Dua Rabbe çagri, ya da Rabbi yardima çagridir. Dua kullugun en kestirme yoludur. Rabbena (Rabbimiz), Allahhümme (Allah’im) sözleriyle baslayan dua, kulun Rabbi ile diyalogudur. Kulun Rabbini hatirlamasidir, O'nu zikridir. Bunun için dualara ezkar (zikirler) denmistir.

Duanin dua olmasi, kul ile Rab arasindaki bu canli baglantinin saglikli kurulabilmesi için, birtakim sartlara ihtiyaç vardir. Her seyden önce haramdan, gafletten, masivadan (Allah disindaki her seyden) arinmis bir gönül ve dilin adami olmalidir. Içtenlikle istemesini bilmeli. Ellerimizi açtigimizdan çok gönlümüzü açmali. Sonuç alincaya dek istemeli, israrli ve kararli olmali. Baskalarini aradan çikararak, duada, sirkten sakinmali. Sadece O'ndan istenmeli ama O'ndan istediginin farkinda olmali ve yüzü olmali O'ndan istemeye. Bunun için de Rab ile arayi bozacak, arayi açacak her seyden kaçinmali. Duadan önce de sonra da, dua okurken de zahiri-batini (dis-iç, kalip-kalp) bakimlarindan kulluk konumunu korumaya çalismali. Kisaca dini suur yogunlugu içerisinde dua etmeli. Bütün bunlarin gerçeklesmesi ise, ancak ne dedigini bilerek yapilacak dualarla mümkündür.

DUA VE TEVEKKÜL ARASINDA
PROF. DR. SÜLEYMAN DERIN

Allah Teala bazi kullarini kendine yaklastirir ve onlari has kullarindan eyler. Bu tür kullarin dua konusundaki tutumlari ile siradan avam insanlar ayni seviyede bulunmaz. Zira dua ederken insan bir bakima Allah’in kaderinin degistirilmesini istemektedir. Bu durumda Allah’in iradesi ile kulun duasi çatismis olmaz mi? Bu tür sorulara cevap vermeye çalisanlar arasinda bulunan meshur sufi müfessir Ibn Acibe, bu hususta söyle der: “Insan bir belaya ugradi mi dili Allah’a dua etmeli ama kalbi ile de haline razi olmalidir. Eger Allah Teala duasina icabet ederse buna sükreder, etmez ise sabirla bekler, zira Allah Teala duaya kendi istedigi bir zamanda icabet etmeyi vaat etmistir, yoksa dua edenin istedigi vakitte degil. Ayrica salikin duasi neticesinde üzerindeki bela kaldirilirsa bu iyilik sadece Allah’a nispet edilmelidir.” (Bahrü’l-Medid, VI, 354)

Gerçek mü’minler bela ve zorluk zamanin da Rablerine yönelir, tazarru ve niyaz halinde O’na siginirlar. Belalari sabir, riza ve sükunet ile karsilarlar. Nimet ve kurtulus gelince de Allah’a sükreder ve hamd ederler. Bu kurtulusta kendi paylari olsa bile hiçbir zaman kendilerine bir pay çikarmaz ve fiillerini görmezler. Bu sebeple onlar, “Falan söyle yapti, filan söyle yapti…” gibi sözler etmezler. Gerçek failin Kahhar olan Allah Teala oldugunu bilirler. Ibn Acibe’ye göre beladan kurtulusu insanlardan bilmek gizli sirktir. Özellikle felsefe kitaplarini okuyan tip ehli, sifayi Allah’tan degil de sebeplerden bilirler. “Falan ilaç, filan doktor beni iyilestirdi.” gibi sözler sarf ederler ki bunlar hep gizli sirktir. Gaflet ehlinin gafleti, en çok bir nimete ulasma veya belaya maruz kalma durumunda ortaya çikar. Gafiller bir nimete kavusunca bununla asiri sevinir ve gurura kapilirlar. Bir belaya ugrayinca da devamli sizlanir ve ümitlerini keserler. Halbuki irfan sahibi, bunlarin geçici oldugunu bilir ve hiçbir halde ümit kesmez ve dengesini bozmaz. (Bahrü’l-Medid, V, 346-347)

YALVARMA, YAKARMA VE ACIZLIK ITIRAFI
ISMAIL ACARKAN

Dua… Insanin Allah’la kurdugu ihlas ve muhabbet temelli iliski.
Dua… Insanin sonsuz kudret ve zenginlige sahip olan Rabbine aczini ve ihtiyacini arz etmesi.
Dua… Insanin ümitsizlik ve çaresizlik karanligindan ümit, rahmet ve cömertlik kaynagi olan Allah’a yönelip aydinlanmasi.
Kisinin yüklendigi hayat yüküne mukabil yardim ve lütuf talep etmesi. Aczin kudrete , fakrin zenginlige , muhtaçligin tatmine, yalnizligin ünsiyete açilan kapisi.
Dua kalbin sözüdür. Bu nedenle ancak kalpten dile dökülen sözler duadir.
Dua ibadetin özüdür. Çünkü dua kulun yalniz Allah’i tek çare, tek maksat, tek dayanak ve siginak olarak bilip yönelmesidir.
Dua, ruhun madde ve dünya kafesinin kapisini aralayip Hakk’a kanatlanmasidir.
Dua sevgiliye yönelmek, O’nunla dertlesmek, mutlulugunu da, sikintilarini da O’nunla paylasmaktir.
Zalimin zulmüne, vefasizliga, yalnizliga, sikintilara ve zorluklara en güzel cevabi almak için soru sormaktir dua. Her seyi bilen ve anlayana, her günah ve hataya ragmen sefkatle kucaklayana kendini arz etmektir dua.
Cevap O’ndan gelir. Çünkü O dualari isitendir. Cevap verendir. Cevabin adi huzurdur, kalbin yatismasidir, gönlün aydinlanmasidir, yaralarin sarilmasidir.

(Dosya yazilarinin tamami Ilim ve irfan dergisi Mayis (2014) sayisinda.)

Muhterem hazirun, Hazret-i Muhammed’in peygamber olarak gönderilmesi...

Insanin fitrati tertemizdir. Ne var ki zamanla disardaki enkazin, toz dumanin külleri üzerine düser....

Ilim ve Irfan dergisinin 2024 Aralik sayisi sahsiyet dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024