Ne güzel der Sezai Karakoç, Peygamber nasil insanin ufkuysa, naat da siirin ufkudur. O ufku yakalamak sufi sairin en büyük emeli olmustur. Siirin ulastigi en zirve noktadir naat. Tasavvuf erbabi naati virdlerinin bas taci etmislerdir. Mesela Mevlevilerde semadan önce Hazret-i Peygamberi metheden bir siir okunur. Hazret-i Mevlana’nin yazdigi ve Itri’nin besteledigi naat-i serif “Hak dost” diye baslar:
“Ulu Allah'in nazlisi, kâinatin yüksek derecelisi ve tekemmül etmisi/ Peygamberlerin gözünün nuru bizim gözlerimizin isigi sensin.”
Naatin Islam sairi ve özellikle tasavvuf erbabi sairlerin hayatinda en müstesna yeri edinmesinin sebeb-i hikmetini anlamak için Asr-i saadete bakmak icap eder. Ka’b bin Züheyr, Sezai Karakoç’un deyimiyle Arap siirinin, edebiyat tarihi bakimindan dorukta oldugu halde, Kur'an karsisinda çirpinmaya basladigi o zarif vakitlerde, yarisi siyah, yarisi ak bir zamanin ortasinda yasayan bir sairdi. Hakikati derin sezgisiyle kesfetmeyi basaran sair, Kur’an’in belagati karsisinda teslim olmus, sözün gücünü ve etkisini en iyi bilenlerden biri olarak onun insan kelami olmadigini, Ilahi bir mesaj oldugunu idrak etmistir. Kendisi ile ilgili giyabi cezalandirmalari, riskleri, kinamalari göze alarak Efendimizin bulundugu meclise gelmis, orada sehadet getirdikten sonra o büyük siirini yüksek sesle okumustur. Öyle bir siirdir ki o, Mevlana’nin, sadece susuzlar degildir suyu arayan, su da susuzlari arar durur, dedigi gibi su, susuzlardan birini bulmustur. Ve o kavusmanin siiri okunmaktadir orada: “Muhakkak ki Allah'in elçisi, Allah'in nuruyla hak ve hidayete ulasilan keskin kiliçlardan bir kiliçtir.”
Misralar bu misraya kavustugunda Efendimizin gönlü de siirle nesve bulmus, “bürde” denilen çizgili Yemen hirkasini kendi sirtindan çikararak Ka’b bin Züheyr’e giydirmistir. Kaside-i Bürde adini alan bu siir, irfan sairlerinin besmelesi olmustur. Sairin sirtini sivazlayan bu hirka, ayni zamanda hikmetli siire, naate de kapi aralamis, sairlerimiz naat vadisinde nice güzel atlar kosturmuslardir.
(Yazinin tamami Ilim ve Irfan dergisinin Nisan (2014) sayisinda.)