ILIM VE IRFAN | Kasım | 2013 | AYIN KONUSU | Okunma: 2399
KADIN, ADALETE MUHTAÇ

Kadin ve erkek birbirinin rakibi ya da düsmani degil aksine insan cinsini olusturan ve birbirini tamamlayan önemli birer sahsiyettir. Insanlik ikisinin varligiyla devam etmekte ve neslin devami ikisinin isbirligiyle mümkün. Bununla birlikte Islam, erkege daha fazla sorumluluk yükleyerek, bir açidan bakildiginda kadina bir imtiyaz vermistir.

Sufiler muhataplarina erkek ya da kadin olarak degil insan olarak bakmislardir. Manevi yolculukta ikisine de firsatlar verilmistir. Tasavvuf kitaplarinda yer alan çokça kadin evliya menkibesi, seyr u sülukta kadinin da erkek gibi manevi dereceler katedebileceginin açik göstergesidir. Efendimizin (sas) hayatindaki kadinlar da, -ki tek basina Hazret-i Aise örnegi bile yetebilir- dinin sonraki nesillere ulasmasinda kadinin çabasinin açik bir delilidir.

Modern dünya, kadina kötülük yapmakta ve onu her firsatta istismar etmektedir. Adina kadin özgürlügü, kadin haklari dense de tek meseleleri kadini ruhsuzlastirip metalastirmak ve manevi ve moral degerlerden koparmaktir. Eger kadin asli degerine ve önemine kavusmak istiyorsa Islam’a sarilmaktan baska çaresi yoktur.

SUFI GÖZÜYLE KADINA BAKMAK
PROF. DR. SÜLEYMAN ULUDAG

Tasavvufta kadinin önemi, degeri ve yeri aslinda Kur’an ve sahih hadislerdeki yerinden farkli degildir. Fakat kadinin tasavvuftaki yeri, fikihtaki yerinden farklidir ve bu fark önemlidir. Çünkü kadinin fikihtaki yeri demek, Islam hukukundaki yeri demektir. Bu ise, kadinin erkek karsisindaki hukuki durumunu, haklarini, yükümlülüklerini ve sorumluluklarini gündeme getirir. Islam’da kadin sahitlik, miras, talak (bosanma), nafaka ve ibadet gibi bazi hususlarda erkeklerden farkli bir hukuki statüye sahiptir. Bu farklar ve hükümler istisnai oldugundan Kur’an ve hadislerle sinirli tutulmali, kiyas ve içtihatla artirilmamalidir. Durumun böyle olmasi gerekirken çogu zaman fakihlerin bu esasa dikkat etmedikleri görülmüstür. Mesela bazi fakihler kadinlarin, yüzlerini, ellerini ve ayaklarini örtme mecburiyetinde olmadiklarini hükme baglarken, diger bazi fakihler kadinlarin gözler hariç her tarafini örtmesi gerektigini söylerler. Hatta bazi fakihler kadinin peçe takarak her iki gözünü de yabanci erkeklere göstermemesi gerektiginden bahsederler. Bu hükümlere uyan bazi kadinlara toplum hayatinda rastlanmaktadir. Bu ve benzeri kanunlari ayrintilariyla tartismak bu yazinin çerçevesine sigmaz. Ancak burada sunu söylemekte fayda vardir: Ibn Arabi, Mevlana Celaleddin Rumi ve Ahmet Yesevi gibi büyük mutasavviflar genel olarak fakihlerin ihtilaf ettikleri meselelerden kadin lehinde olan, onun hak ve hürriyet alanini genisleten hükümleri tercih etmislerdir. Bununla beraber kadin hak ve hürriyetlerini kisitlayan hükümleri esas alan, bunun ihtiyata, takvaya, fitne ve fesadin ortadan kalkmasina, uhrevi saadetin kazanilmasina daha muvafik oldugunu ileri süren mesayih de vardir.

KIZ BABASI OLMAKLA ÖVÜNEN MERHAMET PEYGAMBERI
ÖMER DÖNGELOGLU

Allah Teala ilk insani bir erkek olarak yarattiginda, onun hayatinin idamesi, soyunun devami için Havva annemizi yaratti. Kur’an-i Kerim’de, “Ey insanlar! Dogrusu biz sizi bir erkekle bir disiden yarattik. Ve birbirinizle tanismaniz için sizi milletlere ve kabilelere ayirdik. Muhakkak ki Allah yaninda en degerli ve en üstününüz O'ndan en çok korkaninizdir. Süphesiz Allah bilendir, her seyden haberdar olandir.” (Hucurat, 13) buyurulmaktadir. Dolayisiyla kadinin fiziksel özellikleri itibariyle farkli görevleri olsa da, ancak bir erkekle bir kadin bir araya gelince ailenin ve neslin devami saglanir. Cenab-i Hak kadini daha zayif, daha merhametli ve “anne” olarak yarattigi için, kadin erkege göre güçsüz kalmis ve tarih boyunca maalesef ezilmis, bu merhameti istismar edilmistir.

MODERN DÜNYA KADIN VE ANNELIK
RUKIYE KARAKÖSE

Annelik denince akan sular durur bizim topraklarimizda. Inancimiz, cenneti annelerin ayaklari altina sermistir. Sabrin, sefkatin, fedakarligin, karsiliksiz sevmenin, cani pahasina evladini korumanin adidir anne. Bin yildir söylenen türkülerimiz, siirlerimiz, “Ana gibi yar olmaz” dediler hep… Peki geçmisten günümüze pek çok sey degisirken annelik ayni mi kaldi?

Insanlik son birkaç yüzyilda, bütün tarihte oldugundan daha hizli degisti ve gelisti. Bu gelisim endüstriyel, teknolojik ve bilimsel alanda yogunlasmakla beraber felsefi, psikolojik ve sosyolojik anlamda çok boyutlu sonuçlar dogurdu. Bütün bu kavramlar modernizm etkisi altinda incelendiginde konu daha iyi anlasilabilir.

Degerleri dünya ile sinirlandirdilar
Modernizm, en genel ve yaygin anlamiyla eskinin degerlerini iptal ederek yerine yeni degerleri yerlestirme tutumudur. Aslen bu degistirme, eskiye ait sayilan dini degerlerin yerini yeni ve ileri sayilan dünyevilikle sinirli degerlerin almasini amaçlar. Modernizm, ailenin islevini yüklenecek yeni kurumlar da tasarlamistir; kresler, huzurevleri, bakimevleri vb. Bu kurumlarin tasarlanisi, özünde dini bir kimlige sahip olan ve fitrata uygun olan aile kurumunun tasidigi dini ve ahlaki degerleri asindirmaya ve geçersiz kilmaya yöneliktir. Eskiye, yani dini dünya görüsüne ait sayilan aile kurumu iptal edilmedikçe, modernligin degerlerinin benimsetilmesi zor olacakti. Ancak uygulamada, ailenin yerini almasi tasarlanan bu kurumlar basarisiz olmus ve aile kurumu yipranarak da olsa varligini sürdürmeye devam etmistir. Modernizm de yikamadigi, yok edemedigi aile kurumunu degistirip dönüstürerek kendi ideolojisine hizmet eder hale getirmeye çalismaktadir.

(Dosya yazilarinin tamami Ilim ve Irfan dergisi Kasim sayisinda.)

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016