SAMI BAYRAKÇI | Eylül |
2013 |
AYIN KONUSU
| Okunma: 2826
Tasavvuf ehli arasinda pek muteber bir makama sahip olan Ebü’l-Kasim Cüneyd Bagdadi Hazretleri, Bagdat’ta dünyaya geldi. Sufilerin imami ve efendisi oldugu üzerinde ittifak edilmis, “seyyidü’t-taife” (sufilerin efendisi) unvaniyla meshur olmustur.
Zühde önem veren sufilerden olan Cüneyd Hazretleri, dönemin en önemli özelligi olan dünyadan el etek çekme ve dünyaya olan ihtiyaci en aza indirme konusunda pek gayretli idi. Nakledilir ki, birisi Cüneyd Bagdadi’nin yanina gelip açliktan ve giysisinin olmamasindan dert yandi. Hz. Cüneyd ona dedi ki: “Için rahat olsun, hiç tasalanmadan git. Çünkü O açligi ve çiplakligi, igrenç sözler söyleyip yakinan ve âlemi sikayetle dolduran kimseye vermez. Yalnizca siddiklara ve kendi dostlarina lutfeder, bu yüzden hiç sikayetçi olma!”
Bir konusmasinda tasavvuf yoluna laf olsun diye degil, bilakis dünyayi terk etmek, aç kalarak nefsi öldürmek, alisilan ve nefse hos gelen seyleri birakmak için girdigini söyleyen Hz. Cüneyd, “Tasavvuf, sulhu olmayan bir cenktir.” buyurmakta, tasavvufun durmadan, dinlenmeden nefs cihadini gerçeklestirmeyi amaçladigini belirtmektedir.
(Yazinin tamami Ilim ve Irfan dergisi Eylül sayisinda.)