Hak ile batil arasindaki mücadele degismez bir Ilahî kanundur. Bu sebeple bütün peygamberlerin ve dinlerin gizli ve açik düsmanlari olmustur. Son din olan Islam’in da disaridan ve içeriden münkirleri hep olagelmistir. Bunlar arasinda Islam’i arkadan hançerlemek isteyen fitneci münafiklar her dönemde yeni bir oyun ile Müslümanlari yok etmek istemislerdir. Bu tür ser odaklari öncelikle Kur’an ve Sünnet’e saldirmayi denemisler, bundan netice alamayinca da onlari bize ulastiran Ashab-i Kiram’a saldirmayi öne almislardir. Bu yol ile hem bazi saf Müslümanlari kandirmislar hem bir tasla üç kus vurmak istemislerdir, zira Ashab-i Kiram hakkinda süpheler uyandirinca diger iki kaynak otomatik olarak cerh edilmis, yaralanmis olmaktadir. Netice itibari ile bugün Müslümanlar, dini, siyasi, iktisadi krizler ve fitneler içinde çalkalanmaktadir. Peki, bu durumda samimi bir Müslümanin yapmasi gereken nedir? Biz bu yazimizda konu ile alakali en net fikirleri ifade eden Imam Rabbani Müceddid-i Elfi Sâni’nin bir mektubundan yola çikarak bilhassa itikadi fitneler karsisinda ne yapilmasi gerektigini ortaya koymaya çalisacagiz. Zira Imam Rabbani yasadigi dönem itibari ile, Müslümanlarin her açidan çok zor bir durumda oldugu, fitne kazanlarinin her daim kaynadigi Hindistan bölgesindeki tecrübesini bizlerle paylasmaktadir.

(Yazinin tamami Ilim ve Irfan dergisi Agustos sayisinda.)