ILIM VE IRFAN | Ağustos |
2013 |
AYIN KONUSU
| Okunma: 3347
INSAN INSANIN KURDU DEGIL, KARDESIDIR
ILIM VE IRFAN
Allah Teala, “Mü’minler kardestir.” buyuruyor. Ayni anne ve babadan olmanin getirdigi kardeslik yatay bir kardeslikse, yani bu dünya sartlarinda gerçeklesen bir kardeslikse, iman kardesligi için dikey bir kardeslik, yani metafizik kardeslik, bu dünyadan öteki dünyaya uzanan bir kardeslik diyebiliriz. Malum, öteki dünyada hepimiz ayni yasta olacagimiz için, aramizdaki agabeylik, kardeslik, hatta babalik-evlatlik vasiflari bile hükmünü yitirecek. Yasitlar, komsular, ahbaplar haline gelecegiz. Dolayisiyla kan ve soy-sop ile gerçeklesen kardeslik bu dünyada kalirken, iman kardesligi öbür dünyada da hükmünü sürdürmeye devam edecek. Nitekim Peygamber Efendimiz (sas), kardeslerimizi çogaltmamizi buyurmus, öteki dünyada bize kimin yardimi olacaginin belli olmadigina isaret etmistir.
Iman kardesligi bu dünya gurbetini çekilir kilan bir hediyedir. Insan yalnizliktan olusmus bir varliktir: Bu dünyaya yabancidir, ruhu bedenine yabancidir, akli kalbine yabancidir, diger insana yabancidir. Allah Teala onu, aslinda kendisi için yarattigindan dolayi, her seye yabanci kilmistir. Ama bu yabanciligi asmasi için ona yoldaslar ikram etmistir. Mü’minin mü’min kardesleri, ona eslik ederler, onu güçlendirirler, desteklerler, onun salimen su dünyadan ayrilmasina yardimci olurlar.
“Insan insanin kurdudur.” diyen Batili filozof, insanin yalnizligini tespit etmis ama madalyonun öteki yüzünü, yani “Mü’min mü’minin kardesidir.” Kismini bilmedigi için eksik söylemistir.
Iman kardesligi sinirlari asar: Cografi sinirlari, maddi sinirlari, ekonomik sinirlari, mahalli sinirlari, dil sinirlarini, renk sinirlarini, egitim sinirlarini… Iki mü’minin karsilastiklarinda birbirlerine “Selamün aleyküm” demesi yeterlidir kaynasmak için. Artik ikisi o kadar yakin ve tanidiklardir ki, ta Hazret-i Adem’den (as) bugüne kadar konusacak çok seyleri vardir: Mesela Hazret-i Ibrahim, mesela Kâbe, mesela Kudüs, mesela Medine, mesela ezan, mesela muhabbetullah…
Daha ne olsun!
KARDESIMIZI KAÇ KEZ AFFEDELIM?
ISMAIL ACARKAN
Ramazan ayi, insanin asli fitratina (Allah onu nasil yaratti ise o hale) dönme sürecidir. Bizler Ramazan’da nefsin arzu ettigi seyleri terk edip birakarak manevi ve ruhani feyizlerle, nurlarla, hikmetlerle, muhabbetle ve marifetle beslenerek o asli fitratimiza döneriz. Bu yüzden bu ayin sonundaki bayrama Fitr bayrami denilmistir. Yani tekrar asli fitratimiza dönüs bayrami.
Birbirimizi sevmedikçe...
Fitrata dönüsün en güzel isareti bütün bencil ve nefsani arzu ve isteklerin bagimliliklarindan kurtulup Allah’a tam ve halis kul olmaktir. Ardindan bu kullugun göstergesi de yaratilmis her seye ve özellikle de insanlara sevgi, sefkat ve merhamet duymaktir. Bu iki noktayi Allah’in Resulü söyle birlestirmis ve dikkatimizi çekmistir: “Iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de tam iman etmis olmazsiniz.” Bu hadis-i serif bize göstermektedir ki, hakiki iman ve ihlas birbirimizi sevmeyi zorunlu ve dogal olarak içermektedir. Bir baska ifadeyle eger birbirimizi sevmiyorsak imanimiz tam ve kamil degil demektir. Çünkü insan Allah’in kendisine ruhundan üfledigi, kerim kildigi, meleklerin secde ettigi bir varliktir. Her bir insan Allah’in eliyle insa ettigi, yüce degerlerle donattigi, isimlerini ögrettigi muhterem bir varliktir.
TEK KURTULUS YOLU ISLAM KARDESLIGI
DOÇ. DR. SELAHATTIN YILDIRIM
Islam kardesligi dini kavramlarin basta geleni ve en önemlisidir. “Mü’minler ancak kardestirler.” (Hucurat, 10) ayet-i kerimesiyle Cenab-i Allah konunun önemine dikkatlerimizi çekmistir. Peygamberimiz de (sas) birçok hadis-i serifte bu kardesligin önemini ortaya koymustur. Mekke’den Medine’ye hicret ettikten sonra, Mekkeli muhacirlerle Medineli ensari birbirleriyle kardes yaparak Müslümanlarin kendi aralarindaki her türlü dayanismasini saglamis bulunuyordu. Zamanla birçok Islami kavramla birlikte maalesef Islam kardesligi kavrami da dejenere olmus, önce ülkeler arasinda, arkasindan da her ülkede yasayan gruplar arasinda, Peygamber Efendimizin siddetle sakindirdigi, Müslümanlarin birbirlerine sirt çevirmeleri, bugz etmeleri ve birbirlerinden nefret etmeleri gibi olumsuzluklar yasanmaya baslanmistir. Öyle ki Islam cografyalarinda yasayan Müslümanlar hilkat garibesi bir vücudu temsil eder hale gelmislerdir.
Islam kardesliginin önemini vurguladigi bir hadis-i serifte Peygamberimiz (sas) söyle buyurmuslardir: “Mü'minler birbirlerini sevmek, birbirlerine acimak ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir organi hasta oldugu zaman diger uzuvlar da uykusuzluga ve hastaliga tutulurlar.” (Buhari, Edeb, 1; Müslim, Birr, 66)
KARINDAKI TAS, KARDES
ZEKI BULDUK
Kardes, kavgada size sirt verendir Hele ki dünya meydan muharebesinde kardesleriniz yoksa, kavgada galip bile olsaniz kendinizi fena halde hirpalanmis hissedersiniz. Ne denilmisti hani; yoldan önce yoldas! Kavga, dedim diye zannetmeyin ki kardesi sadece siddetle ilgili alanda görüyorum. Kardes, bizim merhametimiz olur. Sizlayan yanimiz. Kanayan yanimiz. Acimiz. Hem Habil’imiz, hem Kabil’imiz. Kardes, sikintiya, derde, siddete, kötülüklere gögüs germeyle ilgili bir seydir. Kardes, sizden bahsedildiginde iki eli kanda olsa yollara düsüp ardina bile bakmadan, sizin için daglari asip gelendir.
Çocuklugumuzda kardesimize bir tokat atilsa bizim yanagimiz acimaz miydi? Hani, biz onun yaninda degildik de, asagi mahalleden iki çocuk kardesimizi tartaklamisti ya… Orada olmamanin pismanligiyla az mi uykusuz kaldik, o çocuklari bir kuytuda kistirmak için az mi pusuya yattik?
Dünya, insani ayartacak denli acimasiz, umarsiz ve çok zaman da aldatici. Aldatan bir dünyaya karsi “yol kardesimiz” bize sirt veren, “Yalniz degilsin kardesim, yaninda biz variz.” diyen, dünyadaki kavgamizda yanimizda duran degil midir; tipki çocuklugumuzda burnumuz kanamasin diye, bizimle etle tirnak olan kardesimiz gibi…
KARDESLIGI GÖLGELEYEN KARA BULUTLAR
MONA ISLAM
Gözlerimizi dünyaya bir aile içinde açariz. Hiç kimse bu âleme bir turistin yabanci bir ülkeye gittigi gibi gelmez. Esyalarin ve mekanlarin ismini, insanlarin kim oldugunu el yordamiyla ögrenmez. Insan bu âleme, iki melege benzer anne ve babanin ve kendisine yoldaslik edecek kardeslerin içine gelir.
Insanin sadece biyolojik ailesi yoktur, sosyal olarak da akrabalarin ötesinde komsulari, mahallesi, hemsehrileri, milleti bulunur. Insanlar arasinda baglar vardir. Bu baglari ilk önce kan bagi ile, sonra mekanda ve dilde yakinlikla kurar insan, sonra yavas yavas düsüncenin, inancin bagladigi insanlar toplulugunu kesfeder, bu ümmettir. Bu son bagi kesfi hayatî önemdedir. Çünkü âlemdeki varolusunu bu son bag tanimlar.
En saglam bag: Ümmet bagi
Insanlarin inanç ve düsünceyle birbirine baglanmasi ile olusan ümmet bagi en saglam bagdir. Çünkü insan aslinda bir kalpten ve bir ruhtan ibarettir, ruhun ve kalbin üstünü örten cisimden, kandan, soydan soptan, mekansal yakinliktan dogan baglar fanidir, sinirlidir, ölümlüdür, oysa ruhun kurdugu baglar, kalbin kurdugu alakalar ebedidir.
Konevî’nin dilinden ifade edecek olursak, “Insan kalbinde ne varsa onu da beraberinde ahirete götürür.” Bu yüzden kalbinin kiminle veya neyle alakasi olduguna dikkat etmesi gerekir. Çünkü severken kendine ebedi arkadas seçmektedir.
(Dosya yazilarinin tamami Ilim ve Irfan dergisi, Agustos sayisinda.)